7 Şubat 2012 Salı

War Horse, sana haksızlık etmişim!



Bir kaç yıldır Lincoln Center’da oynayıp duran oyunu sağdan soldan duyardım da isminden mi, posterinden midir nedir gidebilmek için çaba falan göstermemiştim.  Oscarlar geliyor ya, şöyle bir listeye bakınca görüyorum: War Horse filmi en iyi film adayları arasında. İşte algıda seçicilik! Uzun zamandır Hande’nin söyleyip durduğu benimse kontes gibi 'amaaan alırız bilet' diye geçiştirdiğim Broadway oyununu film yapmış Steven Spielberg, bir de Oscar ödülü sırasına girivermiş. İşte şimdi ilgimi çekti!

Aslen bu War Horse film değil, Broadway oyunu. Öyle deli gibi şarkılar, danslar hayal etmeyin, bu çok farklı. Anlatıcam...

Oyun minik maket bir atla başlıyor. Atı yöneten, hareket ettiren 3 kişi var, İngiliz geleneksel köy kostümleri giymişler. Hikaye vahşi bir atın insanlar tarafından yakalanıp çiftçi bir aileye satılmasıyla başlıyor. Ailenin 17 yaşında oğlu Albert Joey’i (atımız) eğitiyor, seviyor, ikisi arasında bir bağ oluşuyor. Joey yıllar geçtikçe büyüyor, görkemli bir at oluyor. Derken Albert’ın babası onu para için gizlice orduya satıyor. Falan filan. Konu güzel, insanı yormayan cinsten. Esas oyunu diğerlerinden ayıran kısma geliyorum....


Tahtadan, hatta iskelete benzeyen bir kuklayı nasıl izleyiciler için gerçek bir hayvana dönüştürebilirsiniz? Maketi sokakta öylece dururken görsem “mümkün değil!” derdim. Sanırım marifet atı yöneten oyuncularda. Oyun boyunca odak noktası hep Joey’de çünkü inanılmaz kıvrak, at gibi hareket ediyor, at gibi sesler çıkarıyor. Atı içten kontrol eden iki insan dıştan başını hareket ettiren bir insan var. Bu insanlar görünmez olmak için siyah falan giymemişler, gayet sahnedeki oyuncular gibi İngiliz köylüsü tulumları kasketler... Hatta atın içindeki tiplerin bacaklarını popolarını görebiliyorsunuz. Tuhaf.. Oyun boyunca bunların hiç birisine odaklanmamışım sonradan fark ediyorum. At benim için o oyunda gerçekti resmen. En çok alkışı da bu görünmez insanlar aldı zaten! Sahne tasarımı da basit ama çok acayipti. Aydınlatma sayesinde sahnede başka bir boyut yaratmışlar.



Artık Steven Spielberg’in Joey’sini de izleyebilirim. Ama eminim bu şovdan sonra sanırım film benim için sıradan filmlerden biri gibi gelecek.. Üzgünüm!
New York’a ziyarete falan geliyorsanız rica ediyorum War Horse'a gidin!! (Londra'da New London Theater'da da oynuyormuş bilginize!)


http://www.youtube.com/watch?v=JyLFpcZfXB0

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder