Yine ben ve yine 'yaşasın yemek yemek' felsefem ile karşınızdayım!... Bu sefer size yeni keşfettiğim iki mükemmel
uzak doğu restorantından bahsetmeyi bugünün görevi ilan
ediyorum!... Evet New York manyak bir şehir, dünyanın merkezi dedikleri doğru. Katılmamak elde değil!! Dünyanın en
güzel restorantları da burda çoğunlukla.
Insanlar Amerika'ya gelip kilo alıyor. Nedeni çok
açık; sağlıklı yemek kıtlığı var. 'Junk food' her yerden size gülümsüyor.
Buraya mastera gelirken 'Ben
zaten junk food sevmem neden kilo alayım?' diyordum. Eee lezzetli yemeklerden bolbol yersem kilo alacağımı düşünememişim, yazık! Ama olsun pişman değilim!
Yine olsa yine yaparım! Yaşasın yemek yemek!
Tomoe Sushi Soho-West Village aralarında Thompson üzerinde bir sushici. Danimarkalı arkadaşım söyleyip duruyordu ne zamandır. Bir kulağımdan girip ötekinden çıkmış önerisi. Sonunda dayanamadı bu ilgisizliğime tuttu
elimden beni buraya getirdi. Yemek yerken çıldırdım tabikide!
Sushileri tek parça getiriyorlar. Minik kesilmiş
rollar da vardı menü de. Yan masada iştahla yemek yiyen komşulara baktım
hepsi sushi ısmarlamış. Nedendir bilmiyorum ben farklı olsun dedim 'shrimp
dumpling' söyledim. Inanılmaz bir şeydi!
Masayı donatalım dedik, menüde gördüğüm balıklı salatayı da söyledim fazladan. Salatadan çok balık yemeğine
benziyor. Ama ben uzun zamandır bu kadar lezzetli balık da yemedim!
Mekan minnacık. Akşamları ve haftasonları çok sıra bekleniyormuş dışarda. Biz şanslıyız, hemen masa bulduk. Öyle salaş malaş da fiyatları da hiç ucuz kategorisine girmiyor. Olsun, bu deneyim unutulmaz yaşanır! Di Caprio ve türevleri ünlülerin favorisiymiş, şehrin en iyi sushicilerinden olduğu yazıyor internette de. Her ne kadar bu sefer sushi yemesemde diğer yemeklerinin tadından tahmin edebiliyorum!
Duvarlar komik yazılarla dolu, resimler çizip karman çorman yapıştırmışlar
bunları duvara. Insan rahatsız olmuyor tuhaf bir şekilde ortamın havasına uyum
sağlıyorsun...
Bu uzak doğu restorantlarında sınırsız yeşil çay servisini ve onu yemekle tüketmeye de bayılmaya başladım. Tuhaf, Türkiye'de 'ıy mıy' diyeceğim
her şeye alışmaya başladım burda. En büyük korkum sanırım dönünce dışlanmak
olacak!
---------------------------------------------------
Ikinci durak ertesi gün gittiğimiz Takashi. Burası Japon/ Kore mutfağı. Korean Barbeque tarzını pek duydum ama hiç deneyimlememiştim. Önüne istediğin etlerden marine edilmiş çig etler koyuyorlar. Sen etini istediğin şekilde pişirip, ister yaprağa sarıp, soslarla süsleyip ister tek tek mideye indiriyormuşsun.
Duvarlardaki resimler ve yazılar sana şirince
anlatıyor nasıl etini pişirmen gerektiğini. Bütün duvarları okumaya çalışmak dedilik olur heralde ama az çok ipuçları öğrenebiliyorsunuz.
Menüye bakınca itiraf ediyorum okuma yazma bilmiyorum sandım.
Okuduğum şeylerin ne anlama geldiği hakkında tek ipucum yoktu. Arkadaşlarım
masayı donattılar, rahatladım kararsızlıktan.
Menüde
iki çeşit pirinç var. Birisi bildiğimiz beyaz pirinç öteki de bizim dolma yaprağına
sarılı hafif tatlı pirinç.
Tatlı olarak sadece vanilyalı dondurma ve üzerine konulacak 5-6
toping vardı. Toppinglerin hepsi çok ilginçti ama ben en garip olanını sipariş
edeyim istedim: Rice Dumpling Topping. Tadına baktım da anlamadım: bu rice
dumplingin ne tadı var ne tuzu? Tatsız bir sakıza benziyor... Ilginçti
vallahi...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder