28 Ekim 2011 Cuma

Tomoe Sushi ve 'Do it Yourself' Kore Mutfağı

Yine ben ve yine 'yaşasın yemek yemek' felsefem ile karşınızdayım!... Bu sefer size yeni keşfettiğim iki mükemmel uzak doğu restorantından bahsetmeyi bugünün görevi ilan ediyorum!... Evet New York manyak bir şehir, dünyanın merkezi dedikleri doğru. Katılmamak elde değil!! Dünyanın en güzel restorantları da burda çoğunlukla. Insanlar Amerika'ya gelip kilo alıyor. Nedeni çok açık; sağlıklı yemek kıtlığı var. 'Junk food' her yerden size gülümsüyor.
Buraya mastera gelirken 'Ben zaten junk food sevmem neden kilo alayım?' diyordum. Eee lezzetli yemeklerden bolbol yersem kilo alacağımı düşünememişim, yazık!  Ama olsun pişman dilim! Yine olsa yine yaparım! Yaşasın yemek yemek!


Tomoe Sushi Soho-West Village aralarında Thompson üzerinde bir sushici. Danimarkalı arkadaşım söyleyip duruyordu ne zamandır. Bir kulağımdan girip ötekinden çıkmış önerisi. Sonunda dayanamadı bu ilgisizliğime tuttu elimden beni buraya getirdi. Yemek yerken çıldırdım tabikide!
Sushileri tek parça getiriyorlar. Minik kesilmiş rollar da vardı menü de. Yan masada iştahla yemek yiyen  komşulara baktım hepsi sushi ısmarlamış. Nedendir bilmiyorum ben farklı olsun dedim 'shrimp dumpling' söyledim. Inanılmaz bir şeydi!
Masayı donatalım dedik, menüde gördüğüm balıklı salatayı da söyledim fazladan. Salatadan çok balık yemeğine benziyor. Ama ben uzun zamandır bu kadar lezzetli balık da yemedim!

Mekan minnacık. Akşamları ve haftasonları çok sıra bekleniyormuş dışarda. Biz şanslıyız, hemen masa bulduk. Öyle salaş malaş da fiyatları da hiç ucuz kategorisine girmiyor. Olsun, bu deneyim unutulmaz yaşanır! Di Caprio ve türevleri ünlülerin favorisiymiş, şehrin en iyi sushicilerinden olduğu yazıyor internette de. Her ne kadar bu sefer sushi yemesemde diğer yemeklerinin tadından tahmin edebiliyorum!

Duvarlar komik yazılarla dolu, resimler çizip karman çorman yapıştırmışlar bunları duvara. Insan rahatsız olmuyor tuhaf bir şekilde ortamın havasına uyum sağlıyorsun... 
Bu uzak doğu restorantlarında sınırsız yeşil çay servisini ve onu yemekle tüketmeye de bayılmaya başladım. Tuhaf, Türkiye'de 'ıy mıy' diyeceğim her şeye alışmaya başladım burda. En büyük korkum sanırım dönünce dışlanmak olacak!
---------------------------------------------------



Ikinci durak ertesi gün gittiğimiz Takashi. Burası Japon/ Kore mutfağı. Korean Barbeque tarzını pek duydum ama hiç deneyimlememiştim. Önüne istediğin etlerden marine edilmiş çig etler koyuyorlar. Sen etini istediğin şekilde pişirip, ister yaprağa sarıp, soslarla süsleyip ister tek tek mideye indiriyormuşsun.
Duvarlardaki resimler ve yazılar sana şirince anlatıyor nasıl etini pişirmen gerektiğini. Bütün duvarları okumaya çalışmak dedilik olur heralde ama az çok ipuçları öğrenebiliyorsunuz.

Menüye bakınca itiraf ediyorum okuma yazma bilmiyorum sandım. Okuduğum şeylerin ne anlama geldiği hakkında tek ipucum yoktu. Arkadaşlarım masayı donattılar, rahatladım kararsızlıktan.


Menüde iki çeşit pirinç var. Birisi bildiğimiz beyaz pirinç öteki de bizim dolma yaprağına sarılı hafif tatlı pirinç. 

Tatlı olarak sadece vanilyalı dondurma ve üzerine konulacak 5-6 toping vardı. Toppinglerin hepsi çok ilginçti ama ben en garip olanını sipariş edeyim istedim: Rice Dumpling Topping. Tadına baktım da anlamadım: bu rice dumplingin ne tadı var ne tuzu? Tatsız bir sakıza benziyor... Ilginçti vallahi...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder